top of page

Öz Şefkat ve Kadın Olmak




Bu hafta Instagram'da paylaştığım, Dr.Kristin Neff'in Kadınlar ve Öz şefkate dair bir araştırmasını paylaşmışken kendimi öz şefkat konusunda gözlemleme fırsatı buldum.


Bahsettiğim araştırmayı okumamış olanlar veya postu görmemiş olanlar için aşağıda biraz özet geçiyorum:


Öz Şefkat terimini literatüre kazandıran psikolog Dr. Kristin Neff'in Öz Şefkat isimli kitabında bahsettiği bir araştırmaya göre kadınlar, erkeklere kıyasla kendilerine öz şefkat göstermekte daha çok zorlanıyor.


Kristin Neff;

''Araştırmamız, büyük ölçüde kendilerini daha sık yargılama ve eleştirme eğiliminde olduklarından, kadınların erkeklerden biraz daha düşük öz şefkat düzeyine sahip olma eğiliminde olduğunu göstermektedir.''

Kadınlar bakım veren olmak, kalplerini kocalarına, çocuklarına, arkadaşlarına ve yaşlı anne babalarına özverili bir şekilde açmak üzere toplumsallaştırılır, ancak kendilerine bakım göstermek konusunda eğitilmezler.''

1970'lerin Stepford Kadınları filminin de insanların hayal gücüne kazıdığı gibi, ideal kadının aşçı, hizmetçi, sevgili ve dadı rolünü şikayet etmeden yerine getirmesi gerektiği düşünülür.Kendi ihtiyaçlarının ve endişelerinin olmaması gerekir.''

Feminist devrimin kadınların sahip olduğu rollerinin genişletilmesine yardımcı olmasıyla iş dünyasında ve siyasette her zamankinden daha fazla kadın lider görmemize rağmen, kadınların özverili bakım verenler olması fikri gerçekten ortadan kalkmadı. Sadece kadınların artık evde sevgi dolu eş ve nihai besleyici olmasının yanı sıra, kariyerlerinde de başarılı olmaları gerektiği düşüncesi ortaya çıktı.''


Kendine karşı öz şefkati düşük olan birinin ilgisi daha çok dışarıya yöneliktir. Yani daha çok dışarıdakilere şefkatli olma eğilimindedir.


Araştırmanın yukarıdaki bulgusu özellikle çarpıcı. Kişi kendine ne kadar şefkatsizse dışarıya şefkat göstermeye bir o kadar ilgili oluyor.


Oysa ki, Öz şefkat denilince akla ilk kadınlar geliyor. Google'a Öz şefkat veya self love yazdığınızda kendine sarılmış kadın fotoğrafları çıkıyor. Sanki öz şefkat sadece kadınlara ait bir kavram olabilirmiş gibi. Öz şefkate dair bir eğitim olduğunda da katılımcıların çoğu kadınlardan oluşuyor!! Burada da yine bir tezatlık var. Dünyada şefkat denilince kendi bebeğinden annesine, kocasından patronuna herkese şefkat gösterdiği için kendine de şefkatli olacağı düşünülen tek varlık olabilir miyiz? Veya da bizde var olan bir özelliği ne olduda kendimize gösteremez olduk?


Bunları düşünürken kendimi, kendime şefkat konusunda gözlemlediğim bu hafta biraz daha yakından baktım. Bir sabah geç uyanmış ve o günün işlerini biraz sarkıtmıştım. Gördüm ki içimden kendime kızmaya başlamış, neden bu kadar uyuduğumun hesabını soruyorum. Sonra bunu fark edip bir an durdum ve dedim ki Şeyda, bak şimdi kendine kızıyorsun, kendine şefkatli olmayı deneyebilir misin? Sonra yumuşadım ve şöyle dedim; evet biraz geç uyandın, uykuyu seviyorsun, ok sorun yok işlerle ilgileneceğini biliyorum sana güveniyorum. Ardından biraz daha iç rahatlığı ile kahvemi içebildim ve günün geri kalanında işlerimi halledebildim.


Çünkü aynı şeyi sevdiğim biri yapsaydı ona bunları derdim.


Aynı haftaya ait bir başka günümde de geleceğe dair bir endişe vardı içimde. Gelecek bir gün için başarısız olma kaygısı sanki ele geçirmiş gibiydi. O an durup kendim için ne yapabileceğimi düşündüm ve aklıma yazmak geldi. Duygularımı kağıda dökerken yine bir öz şefkat pratiği olan kendine şefkatli mektup pratiğini hatırladım ve o an içimden de öyle geldiği için oturup kendime şefkatli birin dilinden bir mektup yazdım. :) Kaygım yatıştı, içim duruldu ve rahatladım. Gerçekten harika bir histi.


Gözlemlerimde son olarak, dün gece bünyeme göre geç bir saatte bu yazıyı yetiştirmek için masa başına geçmiş ve yazıya başlamışken bedenim uyku sinyalleri veriyordu. İlk başta dayanırım diye kendimi zorlarken kısa sürede bunu görüp, öz şefkatle ilgili bir yazıyı yazacakken kendime şefkatsiz mi olacağım diye düşünerek bilgisayarı kapattım ve gidip yattım. :) O yüzden bu yazıyı şimdi sabah kahvemi içerken yazıyorum.


Yani özetlersem, kadın erkek fark eder mi çok emin değilim, ancak Kristin Neff'in gözlem ve araştırmalarına güveniyorum. Diğer yandan cinsiyetimiz fark etmeksizin, kendimizi bu konuda gözlemleyip bakabilir ve kendimiz için daha şefkatli bir yaşam biçimi seçebiliriz. Mindfulness eğitimlerimden hatırladığım en güzel bilgilerden biri şefkatin biz insanlarda doğuştan var olduğu yönündedir. Bir bebeği gören, sağlıklı hemen herkes ona karşı şefkatli hisler içine girer. Yardıma muhtaç birine el uzatmaya çekinmeyiz. Ancak konu kendimiz olduğunda bunu başaramayan yanımız belkide esasında biz daha iyi olalım diye uğraşıyordur. Hani o hep eleştirdiğimiz anne babamızın aslında niyeti iyi olan ama uygulama biçimi kötü olan şekliyle. Hal böyle olunca, yani dışarıya şefkatli içeriye köstekli, o zaman tükeniyoruz işte. Çevreden de aynı şefkat ve ilgiyi almaya çalışan birine dönüşüyoruz. Halbuki kaynak bizde. Kaynak bizde. Bir daha okuyun kaynak bizde. :)


Siz de kendinizi gözlemlemeye var mısınız? Önümüzdeki hafta süresince veya 1-2 günlüğüne? Kendinize kızdığınızı gördüğünüzde şefkatli yaklaşmayı deneyebilir misiniz?


Ayrıca sizi sıkıştıran bir kaygılı durumunuz varsa, sevdiğiniz şefkatli birinin dilinden kendinize bir mektup yazabilir misiniz?


Bana yorumlarınızı yazın, meraktayım..


İyi pazarlar

Şeyda




100 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page